Merhaba arkadaşlar bloguma hoşgeldiniz.Bu blogda sizlere klasik arabalarla ilgili bilgiler vereceğim.Küçüklüğümden beri her zaman klasik arabalara karşı bir ilgim vardı ben de bu ilgimi yazıya döküp sizinle paylaşmak istedim.Sizlere bu blogdaki her yazımda bir klasik arabayı tanıtıp onun hakkında bilgiler vereceğim fakat bu yazımda ilk olarak klasik araba nedir,klasik araba denince akla hangi arabalar gelir gibi sorulara sizin için cevap vereceğim.Bu sorulara cevap verdikten sonra da sizlere Atatürk'ün otomobilleriyle ilgili kısa bilgiler vereceğim.
20.yy başlarında, önceleri ihtiyaçlarımızı karşılarken, 50'li ve 60'lı yıllara gelindiğinde duygularımıza yönelerek göz zevkimize hitap etmeye başlamış, karakterimizin bir parçasını oluşturup neredeyse yaşam tarzımızı haykırarak imajı önemsemiştir.
Bazı Avrupalı ancak özellikle Amerikan otomobillerinde ortaya çıkan dizayn ustalığı ve estetiği, bolca eklenen nikelaj aksesuarlarla birlikte otomobilleri bir görsel şölen haline getirmiştir. Bu otomobiller içinde üretildikleri yıllarda dünyaca kabul gören bir mükemmellik standardı yakalayanlar ise zaman içinde sadece sıradan bir otomobil olarak değil sahip oldukları tüm özellikleriyle klasik otomobil adıyla taçlandırılıyor.
Mutlaka dünyada bugüne kadar üretilmiş her eşyada olduğu gibi her eski otomobil dede realite olarak klasik otomobil sınıfında sayılamaz. Manevi değerleri ise zaten çok izafi olup mutlak bu kapsam dışındadır.
Bazı otomobiller vitrine çıktıkları yıllarda konuyla ilgili tüm otoritelerin kabul ettiği bir farklı konumlanmaya sahiptiler. İçinde bulundukları dönem itibarı ile bazen görsel tasarımları, bazen mekanik yenilikleri veya teknolojik keşiflerle donanmış bedenleri onları diğerlerinden ayırmaya yetti. Yıllar geçtikçe işte o otomobiller fiziken eskiyip yaşlı ve yorgun bedenlere sahip olsalar bile ruh olarak hep başdöndürücü bir etki bırakmayı başardılar.
Zaman içinde bu araçlarla ilgili yapılan eski arabalar tanımlaması da değişerek haklı bir taç olan klasik otomobil adını almışlardır.
Esas anlamda, dünyaca tanınmış en değerli klasik otomobiller 1925-1950 tarihleri arasında imal edilen ve devasa radyatörleri, uzayıp giden motor kaputları, her biri estetik devrimi sayılan çamurluklarla dizayn edilmiş ünlü markalardır. Rolls-Royce, Bentley, Rispano-Suiza, Duesenberg, Bugatti, Mercedes-Benz, Delahaye, Alfa Romeo gibi ünlüler bu sınıfta bulunurlar. 20. yy’ın 2. yarısından itibaren bu sınıfa çok sayıda 1950`li ve 1960`lı Avrupa ve Amerikan otomobillerin katılarak renk verdiği görülmüş ve bu sayede klasik otomobil kavramı genişlemiştir.
Bu araçların bir kısmının ve özellikle de gerçek anlamda üst düzey klasik otomobil sınıfına girmeyen modellerinin özellikle İstanbul’da taksi ve dolmuş hizmeti verdiklerini orta yaşların üzerindekiler iyi hatırlar. Her ne kadar 1. sınıf klasik otomobil sınıfında olmasalar da yine de bu kavrama uyan pek çok özelliklere sahiptirler. Örneğin tüm Chevroletler, tüm Fordlar, tüm Chryslerler genel olarak klasik sınıfından sayılmazlar ama aralarından bazı modeller vardır ki üst düzey klasik sınıfına girmeye hak kazanmışlardır. Bir Ford`un 50`li modelleri arasındaThunderbird, 65 – 69 arasında üretilen Mustangler klasik düzeydedir. Aynı şekilde Chevrolet`in Corvette serisi ve 1955 modelinden sonraki tüm tenteli spor modelleri klasikleşmiştir. Yine Cadillac gibi ünlü bir lüks markanın sınırlı sayıda üretilen Eldorado serisi her zaman gerçek bir klasik değer taşımıştır.
Buna karşın bazı Avrupalı markalar da neredeyse tümüyle klasik otomobil sınıfında sayılan modeller üretmişlerdir Jaguar, MG, Porsche, Ferrari, Maserati, Lotus gibi markaları bunlar arasında saymakla birlikte bu listeye Mercedes' in 50' li yıllardan sonra ortaya çıkardığı bazı coupe ve cabriolet otomobillerini de ekleyebiliriz. Aynı şekilde MG’nin bazı modelleri ,Austin-Healey Triumph TR3, TR4 serisi, tüm Sunbeam ve Volvo`nun İngiltere`de imal ettirdiği P1800 modeli ve bugün sadece isimleri kalan Hudson, Nash, Besoto, Simca, Borgward, Glas, MSU, Studebaker, Kaiser gibi isimleri de sayabiliriz
Her ne kadar klasik otomobil kavramına dahil olan pek çok Avrupalı marka ve modelleri olsada neden genellikle Amerikan otomobilleri ?
Bu sorunun cevabı galiba sağlamlık, kalite ve zamanla aşınmayan bir yapıyı estetikle birleştiren böylelikle her devirde ve her türlü şartlarda restorasyonu mümkün olan otomobilleri miras bırakan Amerikan tarzında gizli.
İster Amerikan ister Avrupalı olsun, klasik değeri üst sınıfta olsun veya olmasın iyi yapılan bir restorasyon sonrasında bu otomobillerin, sağlam, güvenli, konforlu, gösterişli, az rastlanan ve özel olmaları sebebiyle yola çıktığı zaman herkesin gözünün üzerlerinde olmasını sağlıyor.
Atatürk Ve Arabaları
Her güçlü devlet başkanı gibi Atatürk de otomobillere ilgi duyardı özellikle ünlü ve pahalı markalara olan merakı vardı. Bu otomobillerden bazıları Anıtkabir’in Tandoğan kapısından içeri girildiğinde ziyaretçileri sonsuz bir hüzünle karşılamakta.
Bu otomobillerden en ünlüsü 1936 model bir Cadillac 80. Türkiye İş Bankası’nın Atatürk’e armağan ettiği bu özel otomobil önündeki devasa metal ızgara, adeta gelenlere bakan bir çift göz gibi yuvarlak farları, ve simsiyah rengiyle uzaktan bile hemen farkediliyor.
Atatürk bu otomobili 1936-1938 yılları arasında kullanmış ve vefatının ardından da aracın kullanımına devam edilmiş. Daha sonra 1959 yılında Maliye Bakanlığı bu otomobili Anıtkabir’e bağışlamış. 12 silindirli bu muhteşem Cadillac 80 serisinin motoru 6.8 litrelik ve 150 HP güç üretiyor. Ön konsolu basit birkaç düğme ve göstergeden ibaret. Cadillac’ın yuvarlak çerçeveli gösterge tablosundaki saat 09.05’e ayarlanmış.
Anıtkabir’in Barış Kulesi bölümüne gelindiğinde 2 adet görkemli Lincoln marka otomobil bulunuyor.Bu Lincoln’ ler 1935 ile 1938 yılları arasında Cumhurbaşkanlığı tarafından Atatürk’e tahsis edilmiş ve Atatürk’ ün makam ve törenlerde kullanmayı tercih ettiği otomobiller. Tören otomobili 1934 model bir convertible. Yani Lincoln’ün K serisinin tek convertible versiyonu.
Siyah renkte, 12 silindirli bir motoru var. Atatürk, bu otomobili devlet başkanlarını selamlarken kullanırmış. Aracın bez tavan bölümü arkaya doğru toplanmış duruyor. Atatürk’ün vefatından sonra bir süre daha, hatta Celal Bayar döneminde de kullanılmış.
Atatürk’ün kullandığı bir diğer makam otomobili de Lincoln K. Kocaman bir ızgarası ve mavi bir V12 amblemi var. Arabaya binip inmek için açılan bir basamağı mevcut. 3 ileri manuel vitesli, Stromberg karbüratörlü, 6.8 litrelik, 150 HP gücünde 12 silindirli bu otomobilden sadece 45 tane üretilmiş. Ayrıca arabanın bir önemli özelliği de zırhlı olması.