Amerikan devleri 1960 yılı kompakt modelleri için özel bir çalışma sarf ettiler. GM, Ford ve Chrysler
Amerikan otomobil piyasasında kendilerini tehdit etmeye başlayan ithal otomobillerin hızını kesmek istiyorlardı. Ford’un Falcon’u, Chrysler’in Valiant’ı ve GM’in Chevrolet Corvair’i işte bu dönemde büyük bir yarışın içine girdiler.
Corvair’in satışları Falcon’un gerisinde kalmıştı ve GM ani bir hamle ile yılın ikinci yarısında Corvair’i daha sportif hale getirdi ve satışları bir anda patladı. Böylece GM genç alıcıların segmentine Monza adını verdikleri yeni Corvair ile iyi bir giriş yaptılar. Gösterilen yoğun ilgi yatırımlarına da olumlu etki etti ve bu sayede mekanik ilerlemeyi de beraberinde sağladılar.
Ford’un üst düzey yöneticileri bu gelişmeleri takip ediyordu kuşkusuz. GM’in Corvair Monza’sına karşı acil olarak bir şeyler yapılması gerekiyordu. Ancak Ford’un tutucu yönetim kurulu için sıra dışı bir atılım yapmak çok zordu, bunun en önemli nedenlerinden biri de Henry Ford II’nin henüz büyük bir ürün gelişimine bütçe ayırmaya yanaşmıyor olmasıydı.
Tüm bu olumsuzluklara rağmen planlamacılar ve stilistler Monza ile savaşacak bir modelin hazırlığına başladılar. Falcon platformuna oturtulan 4.7 litrelik V8 Fairline motoru ve sportif iki kişilik gövdesi ile ilk prototip yaratıldı. Alçak tavanı, uzun motor kaputu ve kısa bagajı ile ortaya atletik görünümlü bir otomobil çıkmıştı. Allegro olarak adlandırılan bu prototip Ford bölüm şefi Lee Iacocca’ya 1961 yılında sunuldu. Iacocca, bu otomobilin iş yapacağını ilk bakışta anlayarak, eklenecek iki küçük arka koltuk ile piyasadaki potansiyelin artacağını ve genç aileler için çok daha çekici hale geleceğini hesapladı.
Ancak, halen Henry Ford II’yi inandırmak ve onayını almak gerekiyordu. Iococca, bunu başarmak için
sıradan bir yolu tercih etmedi. Robert Lacey’in kitabı “Ford, The Men And the Machine” e göre Iococca, Henry Ford’u, adeta data yağmuruna tutarak, genç kesime yönelik bir spor otomobil ile yeni bir patlamanın, Ford’a, ne denli büyük getirileri olabileceğini raporlarla gösterip, onu inandırmaya çalıştı. Yaklaşık altı ay sonra, 1962 yılının baharında Henry Ford sonunda ikna olmuştu. Ancak bir şartı vardı o da otomobilin arka bölümünün birkaç santim uzatılarak daha geniş oturma alanı sağlanmasıydı.
Böylece, adını II. Dünya Savaşı’nın savaş uçağından alan Mustang nihayet doğmuştu. Mustang 1964 yılında 65 model olarak ilk kez tanıtıldı. Gerek 6 silindir gerekse 8 silindirli iki ayrı motor seçeneği, ve yeterli derecede küçük ve hafif olmasıyla Amerikan standartlarına son derece uygundu.

Yeni modelin başarısı, Iacocca’nın resmini Time ve Newsweek dergilerine manşet yapmıştı ve kariyerinde müthiş patlama yaşadı. 1965 yılında sadece 40 yaşındayken Ford’un genel müdür yardımcılığına getirildi.
Ford Mustang, 35 yıldan fazla bir zamanda köklerinin üzerinde son derece sağlam oturmaya devam ediyor. O, günümüzde halen var olan tek pony car.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder